Vesim TOKATLI Yazdı: ‘Arap Bahar’ının Psikolojik Alt Yapısı’

İnsanlar, zor durumda kalarak bazı olayların önünde boyun eğerler öyle olaylar

ki mutluluğa hasret çekerler. Elde olmayan olayların olması ister istemez

insanları acı içinde bırakır. Ayrıca herkes başkalarının uygun gördüğü şeyi veya

bir işlevi benimsedikleri gibi benimsemek zorunda değiller. Toplum arasında iç

çatışmaların çıkması ve birbirlerini öldürmeye ve ezmeye çalışması farkında

olmadığımız bir insani cinayettir.

Vakit, bir hastanın iyileşmesini beklemek gibi aynı zamanda insanların

oluşturduğu devrimleri başarılı kılmak için vakte ihtiyaç duyarlar.

Bu durum her işlevde geçerli olduğu için devrimlerde de geçerlidir yoksa hızla başlayan

planlanmamış bir işlev her zaman etki yaratmakta zorlanır. Aklın bir toplumu

tek bir fikirde birleştirmek için uzun bir süreye ihtiyaç duyar ve onun için

devrimler her zaman uzun sürmüştür.

Buna göre, birleştirme işleriyle uğraşan insanlar fikir sahibi oldukları için her

zaman dürüst, sabırlı ve dikkatli ayrıca savunduğu fikre bağlıdır.

Toplumu yönetmek için devlet garip bir etkiye sahip olması gerekmektedir.

Devrim, var olsun olmasın insanlardan kaynaklandığı için istediklerinde düzenli

bir şekilde yaratabilirler. Bununla beraber bu devrimin oluşunu ve varlığını

sağlayan ilkeler hak ve sosyal taleplerdir. Her zaman olaylar şunu gösterir ki

eğer sağlıklı bir yaşam içinde yaşamak istiyorsak önce toplum kendi fikri

doğrultusunda işlev yapması, huzurlu hayata ermek için ise halkın ortak bir

noktada buluşması gerekmektedir. Bunun dışında insan kendi varlığını korumak

için bazı kör arzuları yapmak zorunda. Çünkü her zaman insan bağımsız ve hür

iradeye sahip olmayı talep eder.

Şunu soruyorun; Cahilliğiyle öbür insanların ne yaşadıklarını bilmeden konuşan

yaratık kendisini diğer bireylerin üstünde görerek elde ne gibi çıkar edebilir?

İnsan, düşünmeye ve kendi varlığını korumaya çalışır lakin ortada elbette bazı

ayrılıklar olabilir. Bu ayrılıklar bazen bir insanın isteğine göre olmayabilir yani

bazı ayrılıklar bir zorunluluktur. Bazen özgürlüğe kavuşmak için ayrılık

gerektirir, özgür iradeye sahip olmak için ise bir devrim gerekir.

Ortadoğu’nun ateş fitili 2010 yılında Tunus’ta bir seyyar satıcının kendini

yakmasıyla başlaması ve daha sonra diğer ülkelere hızla yayılması, bu derin

olayın çözülmesi kolay bir durum değildir. Aynı zamanda bu derin olayın

sebeplerini tahmin etmek kolaydır çünkü devrimlerin ana sebebi baskıcı

hakimiyet, insan kavramının yokluğu ve yurttaşın marjnalleştirilmesidir.

Arap Baharı olayı, Arap ya da İslami olarak adlandırmak istediğim halkların

hayatında normal bir durum değildi. Arap Baharı’nın nedenleri ve kökleri

hakkında ne söylenirse söylensin, bilimsel ve dijital açıdan kusurlu bir çalışmadır.

Arap Baharı, ekonomik, politik, sosyal veya dini nedenlerle

başlatılan devasa bir hareket olmasına rağmen ancak hala aranması ve ek

araştırmaya ihtiyaç duymaktadır. Devletlerde son zamanlarda yaşanan

ekonomik ve sosyal sorunlardan dolayı ciddi yoksulluk ve işsizliğe yol açmıştır.

Bu sebepler ise Arap Halkını devrime uyandıran ilk eğilimdi. Hiç şüphe yok ki

Arap yöneticilerinin diktatör olması halkın özgür iradesi ve kalkınma ruhunu

her zaman söndürmüş ve köleliğe sürmüştür. Siyonizm ile birlikte olan

yöneticiler halk iradesini her zaman yok saymışlardır. Ancak Arap Milleti’nin

kaderi, bireyler hakkını ve hukukunu sorguladığında aradığı özgürlük derinliği

sınırlı da olsa tek bir ülkenin sınırları içinde küçülen siyonizm hükmü olmuştur.

Bu devrimler doğrudan birlik fikrinden ve sabırlı düşünceden, Arap toplumunun

potansiyelinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca devrimlerin alevlenmesi ileriye

sürdüğü bir fikrin netleşmesidir. Bu nedenle birden olayların gelişmesi kendini

gerçekleştiren bir fikrin eylemidir. Bu mücadelenin temel amacı popüler bir

hareket olarak gözükmesi değildir. Ortadoğu’yu işgal eden ve onu parça parça

bölen siyonizm hükmüne karşıdır. Bununla beraber devrim mücadelesinde ve

ulus kalkınmasında belirleyici dönüşüm, devrimin başlangıcından bu yana o

coğrafyada milyonlarca insanın talepleri uğruna kendisini ve malını feda

etmesidir. Arap Bahar’ının fikri devrimci bir fikirdir, sömürücülükten kurtulmak

için ciddiyet ve sistemi yıkmak için hür bir ruh içerir. Ortadoğu’ya baktığınızda

sadece yöneticilerin işlevlerine bakarak önyargıya kapılmayın çünkü durumlar

her zaman farklı nitelikler taşır dolayısıyla oluşan devrimler hem yöneticilere

hem de siyonizm varlığına doğrudan bir darbedir. Halkın özgürlük ve siyonizme

karşı olan mücadelesi, bu mücadeleye bireylerin katılması bir uyuyan fikrin

uyanışıdır. Çünkü bir ulus diğer ulustan ayrılma durumunda bir süre sonra da

olsa yeniden birleşme çağrısında bulunur. Yüzyıllardır istibdat ve sömürü

altında kalan bu uluslar uyanarak yeniden bir coğrafi birleşime yapılan bir çağrıdır.

Exit mobile version