İstanbul’daki saat Sakarya’yla farklı mıdır?
Iğdır’daki mevsim Kars’takinin dışında mıdır?
Isparta’daki Güneş Burdur’u ısıtmaz mı?
Peki bir milletin bin yıllık inancı altı saatlik yolda farklılaşır mı?
Mantıken hayır.
Tıp doktorundan felsefe kitabı yazması beklenir mi?
Matematik öğretmeninden helikopter sürmesi istenebilir mi?
İktisatçıdan kalp ameliyatına girmesi beklenir mi?
Mantıken hayır.
Türkiye: mantık sınırlarının ucundaki ülke… ülkemiz…
Son günlerde, -Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını geride bıraktığımız bu günlerde- gündemdeki
konular bundan asır denilebilecek bir süre önce gerçekleşmiş bir isyanla alakalı: Şeyh sait
İsyanıyla.
Uzun uzun tarihi izahlara gerek yok. Gerekli açıklamayı İlk, orta, yeni, yakınçağ ve Cumhuriyet
Tarihi alanında uzman “prof” payesine ermiş milletvekillerimiz, gazeteciler ve jeologlar tartışıp
verdiler. Ben halen hukukçu Prof. Ersan Şen’in konuyla alakalı yayınını bekliyorum.
Ben mantık üzerine birtakım beyanlarda bulunmak istiyorum;
- ‘Efendim, isyan bu kadar sert bastırılır mı?’ Demeye getirenler var. Gazi Atatürk bir eczacı
olmadığından -kendisi uzman bir askerdi- bölgedeki hareketlerin ne şekilde bastırılacağına,
gelecek kuşaklara etkisini düşündükten sonra “sert bir şekilde” ezmeye karar vermişti.
Askerlik töresince sahadaki komutanın emri sorgulanmaz. - ‘Efendim, insanlar öldü, hareket eden kuzular/koyunlar bile vuruldu! Bu nasıl insanlık?”
demeye getirenler var. Manisa’nın Türklerin eline geçtiği tarih 1313’tür Kerkük ise 1055
yılında Türk olmuştu. Bugüne kadar Irak’ta Türkmenlerin başına gelenlerin müsebbibi bu
isyan ve ismi geçen vatan hainidir. Bazı varsayımlar üzerinden tarih inşa edilmez, genç
Türkiye, kendi varlığına bir tehdit görmüş ve gerekli şekilde bastırmıştır. - “Vatan haini değil İslam savaşçısıdır!” Yani hakikaten düşünüyorum sanırım Tanrı’nın
gücüne dahi gidiyordur bu durum. Sütçü İmam gibi bir kahraman varken öte şehirde
hakikaten İslam bu haine mi kaldı? Kalır. Yiğit ölür, adı kalır. - ‘Savunması var. İslam için ayaklanmış’ Duayen gazetecilerimiz, uzman jeologlarımız uzun
uzun konuştular meseleyi. Ancak gözden kaçan bazı detaylar var. Yok canım “tarih bir
ilimdir kimseyi yargılayamayız, her süreç kendi dönemindeki koşullarla açıklanabilir” gibi
detaylar değil. Mareşal Fevzi Çakmak gibi detaylar var. Kendisi Nakşibendi’dir. Halidiye
koluna mensup Küçük Hüseyin Efendi’nin mürididir.
Özetle bize diyorlar ki; Trablusgarp’tan çıkıp gelen Ahmed Senusi, Türk Millî Mücadelesi
için Konya’daki Delibaş İsyanını bastırabilir, Eskişehir, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Antep,
Urfa ve Mardin’de konuşmalar yapabilir. O İslam dostu değildir. Ama isyanı
sonucunda elden çıkan Irak’taki Türkmenlerin çeşitli acılarını da göz ardı ederek şeyh sait
denilen adamı kahraman ilan edeceğiz. Siz bilirsiniz.
İşin tadını kaçırmak gibi olmasın sayın okur, spolier vermeyi hiç sevmem ama sanırım
sıradaki kahraman Yüzbaşı Nuri. Bir adım sonra da bölücü vatan haini apo’dur
muhtemelen. A pardon o sırasını geçirdi değil mi? Özür dilerim, benim hatam.
Enes Öztürk