AsyaKöşe YazılarıManşetOrtadoğuSiyaset

Vesim TOKATLI Yazdı: ”SMDK’NİN POLİTİK BAŞARISIZLIĞI”

İnsanların içinde devrimci hislerin var olmasına rağmen benim insanları tekrar uyanıp
birleşmelerini istemem veya davet etmem mantıklı mı bilmiyorum… Ama bildiğim şu ki;
bireylerin aynı safta olmaları veya birleşik bir yapı altında bulunmaları her zaman başarısızlığı
önlemiş, güç kazandırmış ve zafere kavuşturmuştur.

İnsanı veya toplumu birleştiren ilk eğilim dindir. Dinler konusunda da birçok kavganın olduğunu
biliyoruz. Bunun ilk nedeni birçok dinin olması değildir. Dinler arasında kin ve nefreti yaymaktan
kaynaklanmaktadır. Dinler de yanlış olmaz, kusur insandadır. Dinde birlik konusuna gelirsek
dinin sınırları içinde insanın ne kadar birliğe yönelik işlev ürettiklerinin ispatı gerekmektedir.
Bireyler, dini sömürerek ortaya çıkan birçok etnik çatışmanın ve savaşın nedeni olmuştur. Bu
çerçeve içinde ancak şunu söyleyebilirim ki ; İnsanlar, dini kullanarak amaç ettikleri noktaya
varmaktadırlar. Din insanların işlediği tüm günahlardan masumdur. Bunun asıl nedeni ise
düşünme yetisine sahip olmayan kişiler tarafında yönetilmemizdir. Bilgisiz ve satılık hainlerin
kurbanı olmak insanın en acınacak halidir. Mademki toplum bu olanların farkında veya gereken
anlayış ve fikre sahip ise hale kimi ve neyi beklediğini şaşkınlıkla izliyorum. Fikirler çatışmadan
halis bir netice, bedenler kavga etmeden nizam-ı alem değişmez. Karanlıkta renklerin aslını
görmesine rağmen aydınlığa koşmayanlar yok olmaya mahkumdur. Ancak, kavgalar
başladığında, fikirler çatıştığında ve iyiler uyandığında bir güneş, bir aydınlık doğacaktır.
Size aklı niçin vermiş veren?
kendini hisset, kaybetmeden ulaşılmazlara ulaş.
O ki kavuşulmaz dediklerinin çaresi elindeyken umutsuzca ne gezersin sokaklarda!
Onlar ki utanmaz vefasızlıktan, kalpleri kıran, bedenden ayıran, önünüzde pişmanlıktan diz
çökseler de olanları hatırla ve affetme.
Toprak içinde bulunmayan bir can, kalk ve aç kapıları tekrardan, belki yeşil güller yeniden açar.
Ne yazık ki, devrim onların elinde. Ne yazık ki, insanların geleceği onların elinde.
Şimdi gelelim asıl konuya…
Suriye Halkının devrimde temel hedefi baskıcı rejimin kilidini kırmak, özgür irade ve temel hak
ve hürriyetlerdir. Onlar için bir tek dünyanın yükü altından kalmak değil aynı zamanda sistemi
değiştirmekle nesillerinin geleceğini imar ve güvenli kılmaktır. Bu hedeflere ulaşmak için
milyonlarca şehidin verildiğini biliyoruz ve rahmetle anıyoruz. Devrim, karşılaştığı zorluklara ve
engellere rağmen bölgesel çıkarlarını korumaya çalışırken ortada bulunan bazı zihniyetlerden
adeta büyük darbelere maruz kaldı. İlk karşılaştığı zorlukları aşarak devam eden bölgesel devrim
daha sonra birçok ihanete uğrayarak başarılarını devam ettiremedi. Muhalefet güçlerinde olan
birlik olma meselesinden doğan kararsızlık ulus kazanımlarını ve işlevlerin yürürlüğün engel

oluşturmuş ve toprak kaybettirmiştir. Devrim süreci içinde kazanılan toprakların birçoğu
satılarak tekrar kaybedilmesine sebep olmuştur. Ortada dağınık ve sistemsiz silahlı grupların
bulunması devrimi başarısızlığa götüren ilk faktördü. Bu ise halkın dağılmasına ve üstünlüğü
Esad Rejimine döndüren önemli eğilimlerdendir. SMDK’nin koordinasyonlu çalışmalarını
yürütememesi, sahada askeri yapılarına söz sahibi konumunda olmaması, halk arasında bir
itibar kazanamaması, halkın reyini yok saymaktan kaynaklanmaktadır. Bu yapının politika
üretmekte aciz olması piyon olmalarındadır. Yönetim-Yönetişim, politik, sosyal, siyasal ve
iktisadi alanlarda uzman kişilerin bulunmaması bu beceriksizliği oluşturdu ve halen sürüyor
olması acınası bir durumdur. Piyon kişilerle ortaya çıkan yapının varacağı yer karanlık bir
limandır. 11 Yıl gibi bir sürede halen Esad’a karşı etkili bir politika kuramamalarını şaşkınlıkla
izliyorum. Esad’ı unutarak kendi aralarında makam-mevki değişikliği ile uğraşan bir yapıdan da
beklenmez zaten. Ayrıca bu devrimde en çok şehit veren Türkmen Halkının bu yapı için az temsil
edildiğini görüyor olmam benim için ayrı bir dehşet. Türkmen ehlinin önemli rolünü görmekten
aciz bu yapı içinde geçen yıllarda Türkmenlere gelecek kabinelerde temsil hakkı verecek miyiz?
vermeyecek miyiz? gibi tartışmalara girmeleri utanç verici ve ihanet olduğunu düşünüyorum.
Etnik ayrımlardan yola çıkarak kendilerine has Türkmensiz bir hükümetin kurulmasını isteyen
birilerinin olduğu gayet aşikar. Bugün Kuzey Suriye’de SMO oluşumunun sayısının çoğunluğu
Türkmenler oluşturmakta olmasına rağmen onlara karşı böyle bir politikanın yürütülmesi
şaşkınlık verici bir durumdur. Suriye Türkmen Meclisi mevzusu da ayrı bir boyut içinde. Suriye
Türkmen Meclisi’nin askıya alınması Türkmen ehlinden olan siyasi aktörlerin Suriye siyaset
sahasından uzaklaşmasının veya temsil edilmesinin ana faktörüdür. Böyle bir hamlenin Türkmen
unsuruna verdiği zararları bugün görmekteyiz. Siyasi arenada dağılmış bir Suriye Türkmenleri
tablosu görünmektedir. Bu ise bugün haddi hesabı belli olmayan, kimler tarafından yönetildiği
belli olmayan bazı dernek ve sivil toplum kuruluşların kurulmasına neden olmuştur. Türkmen
siyasi saha liderliği Türkmenlerin elinde olmadığını, bazı kişilerin Türkmen olmadığına rağmen
Türkmen davası üzerinden siyaset yaptığını düşünüyorum. Onun için bu durumun tek çaresi
tekrar Suriye Türkmen Meclisini faaliyete geçilmesi, yeniden seçimlerin yapılması gerek olduğu
açık ve nettir. Suriye Türklerinin yeniden birleşmesine yönelik, daha fazla bölünmelerini
önleyecek adımların atılması gerek.

Vesim TOKATLI

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak tekrar deneyin.