Nigar Ögeday Yazdı… ‘İrevan’da Hal kalmadı Türküsünün Öyküsünü Biliyor muydunuz?’

İrevan’da hal kalmadı şarkısının hikayesini biliyor musunuz? Bizim bir muhteşem kızlar grubumuz var. Toplam 5 kişiyiz hepimiz birbirimizden bir şeyler öğreniriz. Dün gazeteci Ülviyye gruba yazdı ki “Kızlar İrevanda hal qalmadı şarkısının tarihini biliyor musunuz?” Ilave etti ki: bir aydınımız ona bu şarkının tarihin anlatmış. Yıllar önce bana da Büyük şairimiz rahmetlik Algayıt hocanın anlattığını bir baktım ki gruba yazmış. Alqayıt hoca 1999 da Akil Kengerliyle bana bu tarihi anlatmıştı. Şimdi de Ülviyye aynısını yazmıştı. Ve karara geldim ki bu tarihi Bende köşeme taşıyayım. İrevan Türk hanlığı uzun yıllar Ruslarla savaşmıştır. İrevan kalesini ele geçirilmesi sırasında Ruslar, Napolyon ile savaşa hazırlanan topları kullandı. O zamanlar Rus rahip, bu mermilerin Napolyon’un ordusuna ateşlenmesine izin vermemiş ve bir Hristiyan’ın Hristiyan’a bu tür mermileri vurması günahtır demişti. Türklere karşı ise bunu kullandılar ve o top mermileriyle İrevan kalesini yıktılar. Hüseyngulu Han ve Hasan Han kalenin müdafaası için savaşmış ve şehit olmuştu. Paskeviç, İrevan müslüman şeyhini getirmesi için bir Rus askeri gönderdi. Askerler Paskevich’in emriyle dini rehberi evinden alırken Şeyh idam edilmek üzere kefen giymiş, ölmeye hazır olduğun gösterir. Askerler iki tane yedek kefen almasını da söylemiş Şeyh buna anlam veremese de 2 kefen alır yanına. Şeyh meydana vardığında hanların yerde yatan cesetlerini görür. Paskevich, Çarın emri ile Hanları öldürdüğünü söylüyor. Şarkıda “yarım deyibdir qoşa dizdirmişem” kelimesi, carım deyibdir olmalıdır. Ve orda irevan’da xal (yani bem) qalmadı deyerken de Şeyh hanları yerde görerken yüksekten haray cekib (Figan edip) “İrevanda Han kalmadı” değip ağlıyor. Sonradan bunu şarkıya dökerler. Ve Ruslar anlamasın diye bazı kelimeler değiştirilir. Ve o günden sonra cenazelerde Vay Hüseyin vay Hasan diye ağlar kadınlar. Ayni zamanda bölgenin tüm şairleri Hasan Han ve Hüseynqulu Hana şiirler yazar. Ruslar anlamasın diye bunu dini inançla bağlarlar. Ve tabii ki Farslar da bundan çok güzel yararlanır. Bu o zaman Sovyet İmparatorluğunun da işine yarıyor. Şimdi ki Ermenistan topraklarında Türkiye’yle sınır bölgesinde yaşayan Sünni Türklere Şii olarak dinlerini yaşama izni verilir. İran’la sınır bölgelerde de yaşayan Türklere ise Sünni olarak dinini yaşama izni verilir. Bunların sebebi ise sınırın o tarafındaki Türklerle bu tarafındaki Türklerin birleşme korkusudur. En azından mezhep ayrımıyla bunları ayrı tutabileceklerin sanırlar. Bu işte İran ve Rusya beraber siyaset yürüttü. İrevan da hal kalmadı O hal ne haldır qoşa düzdürmüsen Yarım deyibdir qoşa düzdürmüsen Doğrusu ise budur:

İrevan da Han qalmadı

O han İrevan hanıdır

Koşa öldürmüsen (İkisini birlikte öldürmüşsün)

Çarım deyipdir (emridir) kurşuna dizdirmişem.

Daha böyle sayısız halk Türkülerimiz vardır ki, hepsinin nice kahramanlık ve acıyla dolu öyküler saklıdır. Ay Laçın bunlardan biridir, Laleler Türküsü bunlardan biridir. Ve hatta Azerbaycan Türk edebiyatında artık klasiklerden olan Ayrılık Türküsü de yine Azerbaycan’ın o tayından (tarafından) bu tayının ikiye ayrılmasını, bir vatanın zorla bölünüşünü, bir büyük milletin acılarla dolu parçalanışını anlatan bir Türküdür. Zengezurlu, Göyçeli, İrevanlı, Borçalılı, Derbentli, Güneyinde olduğu büyük Azerbaycan’da görüşmek arzusuyla…

Nigar ÖGEDAY

Exit mobile version