Eyhem Çamur Yazdı… Lübnan’daki Siyasi Değişim…

Akdeniz’in doğusunda yer alan Lübnan Cumhuriyeti aynı zamanda Arap dünyasının bir parçası olup bir Ortadoğu ülkesidir. Ülkenin kuzey ve doğusu Suriye, güneyinde İsrail, batısı ise Akdeniz’e sınırdır. Ülkenin resmi dili Arapçanın yanında Fransızca da resmi sayılmaktadır.  Başkenti Beyrut’tur. 

6.5 milyon nüfusu olan Lübnan Cumhuriyetti nüfusu oldukça çeşitli, Arap, Ermeni ve Türkmen nüfusunun yanı sıra Sünni, Şii ve Hıristiyanlardan oluşmaktadır.  10.452 km² yüz ölçümü olan Lübnan Cumhuriyeti dünyadaki küçük ülkelerden birdir.

Ülke 400 yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştı, Osmanlı sonrası 1946 yılına kadar Fransız mandası altında kalan Lübnan devleti 1970 ile 1985 yılları arasında iç savaş yaşamış akabinde Suriye’nin müdahalesiyle iç savaş son bulmuştur. 1985 ile 2005 yılına kadar Suriye’nin mandası altında kalan Lübnan, üniter, parlamenter ve güçler ayrılığı inanç bazlı bölünmüş bir sistemle yönetilmektedir.

Ülkenin Cumhurbaşkanı Hıristiyan, Başbakan Sünni, Meclis Başkanı Şii olmak üzere ülke yönetim şekli bu şekilde bölüştürülmüş. 
Şii kesimi temsil eden hem siyasi hem milis kanatlı olan Terör örgütü Hizbullah İran ve Suriye’nin katil rejimi güdümünde hareket etmektedir. Hıristiyan kesimi temsil eden en büyük iki parti biri Lübnan Kuvvetleri Partisi diğeri, Özgür Vatan Hareketi Partisidir. Her ikisinde batı ve özelikle Fransa’nın güdümünde Hareket etmektedir. Sünni kesimi temsil eden en büyük parti Gelecek Hareketi Partisidir. Genelde Suudi Arabistan’ın çizgisinde hareket etmektedir. Yalnız son zamanlarda araları açıldığı görülmektedir.

    Uzun yıllar boyunca hem Hizbullah hem Hıristiyan kesimi temsil eden partiler mecliste çoğunlu sağlamaktaydılar. Ancak geçtiğimiz hafta yapılan parlamento seçimlerinde gördük ki Hizbullah ve Hristiyan partiler çoğunluğu kaybettiler ona karşı Sünni kesimi temsil eden partiler çoğunluğu sağlamış bulunmaktadırlar. 

Burada söylemek istediğim bir nokta Lübnan’da Sünni halk Türkiye’ye karşı sempati duymakta, dolayısıyla son seçimde parlamentoda çoğunluğu sağlayan Sünni kesim Türkiye’nin elini güçlendirmiş olmakla birlikte Lübnan’da hâkimiyet kurması konusunda büyük bir fırsat sunmaktadır. 

Türkiye’nin bu fırsatı kesinlikle değerlendirmesi gerekmektedir. Hem oradaki halkı İran ve batının sömürgesinden kurtararak refaha kavuşturacak, hem de Doğu Akdeniz konusunda Libya’dan sonra Lübnan’da da bulunması büyük bir stratejik konum kazandırmış olacaktır.

    Lübnan’da Türkiye’nin bir askeri üs kurması veya benzer bir faaliyet yürütmesi Suriye meselesinde de büyük bir katkısı olacağına inanıyorum. Ayrıca Akdeniz hem kuzeyden hem güneyden hem de doğudan egemenlik altına alınmış olacaktır. 
Türkiye’nin bu fırsatı değerlendireceğini umuyor ve temenni ediyorum. 

Her Şey Türk Dünyasının Hanlık Merkezi Türkiye Devleti İçin!

Eyhem ÇAMUR




Exit mobile version